DİĞER
“Turan, Lewis’in ‘Batıda demokrasi ile çok sesli müzik, Doğuda demokrasi zaafı ve tek sesli müzik’ arasında kurduğu bağın aslında ona özgü ve yeni olmadığını hatırlattıktan sonra bu bakışın ne denli sığ olduğunu vurguluyor; tek sesli makamsal müziğin 'Doğunun geri kalmışlığının ve pespayeliğinin başlıca sembolleri arasında algılanmasına' tepkisellikten uzak bir sorgulama ile cevap veriyor.”
“Piketty bu kitabında eşitsizliğin değil, eşitliğin tarihini anlatmak istediğini, çünkü nihayetinde çağdaş toplumların kapitalizme rağmen eşitlik yönünde evrildiğine inandığını söylüyor. Kuşkusuz, büyük çatışmalara, mücadelelere sahne olan, zikzaklar çizen bir evrim süreci bu. Şüphesiz, belirli bir iyimserliği öngörmesine rağmen, hiç kimseyi rahat ettirecek, hele rehavete sokacak bir tablo söz konusu değil.”
K24'te Ekim ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Türkiye’de kadın, toplumsal cinsiyet ve cinsellik çalışmalarına bilimsel ve kurumsal anlamda bütünlüklü bir düşünsel zemin hazırlamak, bu sayede alanın ilerlemesine ufak da olsa bir katkıda bulunmak..."
"...böyle özgün araştırma ve projelerle, şu an kurduğumuz dernek gibi kurumsal çatılarla kazanımlarımızı, parça parça orada burada duran birikimlerimizi birleştireceğiz. Biz birbirimize bağlanacağız, birbirimize sarılacağız. Sen bana güç olacaksın, ben sana güç olacağım. Başka türlü olmaz, çok zor…"
“Akademik dayanışma ve ortaklaşma kültürü, kadın çalışmaları alanında aslında var ama bu kurumsal olarak çoğunlukla öne çıkmıyor, yani kurumlar değil, kişilerin yaptıkları birtakım ortak çalışmalarla seslerini duyurmaları mümkün oluyor."
“Kadın merkezli arşivler kadın tarihine, feminist, entelektüel, politik ve kültürel çalışmalara verdikleri katkı nedeniyle bu alanda araştırmaların ilerlemesine destek oluyor, diğer taraftan da bu katkı sayesinde kadınların özgürleşmesinde önemli rol oynuyor."
"I think 'project feminism' has very colonizing effects to be quite frank about. It is the reproduction of a very particular approach to gender studies, a very particular understanding of gender, and I think in the long run it is again just reproducing a very elitist, the very white, a very western oriented kind of approach and that is going to be a problem."
“…işte o hiyerarşik yapı adım adım alta doğru ilerliyor. Başörtülü kadın olmak bir alt katman, kadın olmak başka bir katman, Mardinli olmak bir başka katman, Arap ya da Kürt olmak başka bir katman, kadın çalışıyor olmak başka bir katman, o bile yani kadın çalışmaları yapmak bile aslında başka bir ötekileştirmeye neden olabiliyor.”
Feminizm söz konusu olunca Simone de Beauvoir’dan söz etmemek mümkün değildir. İkinci Cinsiyet yayınlandıktan yetmiş yıl sonra Eve Gianoncelli, Beauvoir’ı unutmayı amaç edinmiş, ancak sonunda onun en etkileyici mirası tarafından esir alınmış yeni nesil Fransız muhafazakâr yazarları inceliyor.
Birinci yaşını dolduran 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'ndan Nayat Karaköse, Neslihan Koyuncu ve Hrant Dink Vakfı Danışma Kurulu üyesi, akademisyen Ayşe Gül Altınay ile söyleştik...
"Çoğu büyük yapıt gibi Beauvoir’ın yapıtı da hak ettiği asıl kavrayışa ulaşamadı, yalnız kaldı, Batı’da daha hızlı, dünyanın çeperlerinde fazlasıyla yavaş yol aldı."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık